İstanbul, binlerce yıllık tarihinde, farklı kültürden farklı insanları ağırlamış, dünyanın en eski şehirlerinden biri. Bu çeşitlilik, üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin kendini hissettiriyor. Şehrin dokusunu koruyan eski taş yapıları, tarih kokan sokakları, mimarisi, Boğaziçi yalıları ve daha sayamadığımız pek çok şey bize eski İstanbul havasını yaşatıyor. Bu yansımaları görebileceğimiz çok fazla yer var. Kalabalık, bazen de beklenmedik şekilde sakin. İstanbul’un en eski semtlerinde, tarihi bir yolculuğa hazır mısın?
Balat
Eski İstanbul ve nostaljisi dediğimiz anda akla gelen ilk yerlerden biri Balat sokakları. Haliç’in kıyısında yer alan bu tarihi semtin sokaklarını rengârenk cumbalı evler ve bu evlerin bazılarına sarılmış yemyeşil sarmaşıklar süslüyor. Evlerin arasında bulunan ip üzerindeki çamaşırlar, fotoğraf kareleri için farklı bir kompozisyon oluşturuyor. Konsept mekânlar, antika eşya satan dükkânlar, nostalji köşeleri, modern kafeler, bu semtte farklılıkların bir arada ne kadar uyumlu bir şekilde yaşadığını gösteriyor. Burayı sindirerek gezmek için bir gün ayrılabilir. Balat’ın birbirinden güzel, butik kahvaltı mekânlarını mutlaka denemeli ve geziye erken saatlerde başlamalısın.
Balat, etkileyici tarihi yapılarıyla çok farklı bir atmosfere sahip. Balat’ın sembollerinden Fener Rum Erkek Lisesi de bunlardan biri. Kızıl Mektep olarak da bilinen yapı, oldukça dik ve yorucu sokakları aşarak gelinen bir noktada. Uzaktan görüldüğünde merak uyandırması kaçınılmaz, gizemli bir yapı. 1880’lere dayanan mimarisi, ihtişamlı yapısını koruyor. Camiler, kiliseler, müzeler ve yeme-içme kültürü ile tarihi dokusunu koruyan Balat, İstanbul’un geçmişini yaşayabileceğin bir nokta. Son yıllarda, kalabalıktan kaçmak ve samimi İstanbul havasını hissetmek için çok tercih ediliyor.
Galata
İstanbul’un siluetinin en önemli sembollerinden olan Galata Kulesi, çevresindeki sokakları gezerken fantastik havayı hissedebileceğin yerlerden. Kültürel ve tarihi yönden de İstanbul’un kalbi. Sokaklarında gezerken merak uyandıran, ilgi çeken çok fazla tarihi yapı var. Sıklıkla geçtiğin bir sokakta bile, daha önce fark etmediğin bir yer keşfedebilirsin.
Bu çevrenin merkezi olan Kuledibi’ndeki mekânlar, kuleyi çevreleyecek biçimde konumlanmış. Galata Kulesi’nin çevresinde, bu güzel yapıyı izleyerek keyifli zaman geçirmek için bu mekanlarda oturup bir şeyler içebilirsin. Kulenin etrafından farklı yönlere akan yokuş sokaklar, seni eski İstanbul’a götürüyor. Rastgele geçtiğin sokaklardan bambaşka zamanlara gidiyorsun. Tam bir Beyoğlu havası!
Galata çevresinin öne çıkan yerleri arasında; Kamondo Merdivenleri, Galata Mevlevihanesi, Terziler Sinagogu ve Galip Dede, Büyük Hendek, Yüksek Kaldırım, Serdar-ı Ekrem caddeleri bulunuyor.
Karaköy
Galata’nın yokuş sokaklarından inerek yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüşle Karaköy’e gelebilirsin. Özellikle, Bankalar Caddesi’ni geçerek yürümek oldukça keyifli olacak. Galata’nın yokuşlarından indiğinde, seni Eminönü’ne uzanan Galata Köprüsü karşılıyor.
Haliç ve Boğaz’ın kavuştuğu noktalardan biri olan Karaköy, Beyoğlu’nun turistik liman semti. Tarihi Yarımada’yı gören manzarası, sahildeki balık restoranları, butik kafeleri ve eğlence mekânlarıyla her zaman canlı. Karaköy, rengarenk mekanlarıyla herkesi bir şekilde kendine çekiyor. Bu güzel ve sıcak semtin sokaklarında gezmek bile, eski İstanbul havasını yaşamana yetiyor.
Kuzguncuk
Anadolu Yakası’nın sımsıcak semtlerinden Kuzguncuk, deniz kokusunu içine çekerek gezebileceğin bir yer. Bu şirin semtin sokaklarını gezmeye sahilinden başlamak güzel seçim olur. Sahilde güzel bir kahvaltı yaparak hafta sonu gezisi için yola çıkabilirsin. Kuzguncuk, plansız gezebileceğin noktalardan. Rastgele girdiğin çoğu sokak seni sımsıcak karşılıyor. Ağaçlarla ve yeşillerle bezeli sokaklar, çiçekli saksıların süslediği pencereler, sardunya ve begonvillerle kaplı rengârenk bitişik evleriyle huzur veriyor.
Burada ilgi çeken yerlerden biri de Kuzguncuk Bostanı. Semtin merkezinde yer alan bostan, ekilip biçilen meyve bahçeleriyle doğal alan olarak korunuyor. Bostanda ekim yapmak için Kuzguncuk’ta oturmak şart; ancak bu doğal ortamı gezmek için merak edenlere her gün, belirli saatlerde açık.
Rumeli Hisarüstü
Rumeli Hisarı, Bebek ve Emirgan arasında Boğaz’ın kıyısı boyunca uzanan en güzel yapılardan. Yaklaşık 600 yıllık tarihiyle görkemini koruyan hisar, aynı zamanda Boğaziçi’nin en dikkat çekici yapılarından biri. Hisarın, İstanbul Boğazı’nı gören sırtlarında bulunan sokaklar ise cennetten bir köşe gibi. Hisarüstü’ndeki dar yokuşlu yollar, muazzam evler, ağaçlı, sarmaşıklı çıkmaz sokaklar, keşfederken kaybolacağın kadar kendine hayran bırakıyor. Sokakları gezerken fonda tabii ki martı ve vapur sesleri var.
Hisar bölgesi kahvaltı mekânlarıyla da meşhur bir yer. Boğazı farklı açılardan gören manzarası eşliğinde kahvaltı yaparak güne keyifli bir başlangıç yapabilirsin.
Hisar çevresindeki Aşiyan Tepesi ve Müzesi, Perili Köşk, Surp Santuht Ermeni Kilisesi de civarda görülmesi gereken yerlerden.