Ege’nin gözde kentlerinden Kuşadası, doğal ve tarihi güzellikleriyle ülkenin harika tatil köşelerinden biri. İklim olarak Akdeniz’i yaşayan bu kent, bahar aylarında da deniz tatili için tercih edilen bir yer. Kuşadası, çok büyük bir kent olmamasına rağmen; doğal çeşitliliği, harika plajları ve tarihe tanıklık eden yerleriyle beklediğinden çok fazlasını vadediyor. Hem huzurlu hem eğlenceli geçecek farklı bir seyahat planı için aradığın yer Kuşadası olabilir.
Güvercinada
Kuşadası’nın sembol yerlerinden Güvercinada, tarihi açından önemli bir nokta. 14. yüzyıl başlarında Cenevizliler tarafından yapılan kale, doğal bir kayalık üzerinde. Osmanlı döneminde, korsanlara karşı bir karakol görevi gördüğü için ‘Korsan Kalesi’ olarak da anılıyor. 3 metre yüksekliğindeki surlarla çevrili adada bulunan iç kale ise, Barbaros Hayrettin Paşa tarafından bölgeye gelebilecek saldırıları engellemek amacıyla inşa edilmiş. 1957’de bir geçit ile karaya bağlanan adanın orta kısmında kuşlar için ağaçtan barınaklar düşünülmüş. Kaplumbağa ve tavşanlar da bu güzel adanın şirin sakinlerinden. Ada kıyılarına vurmuş bir balina iskeleti, iyi korunmuş şekilde kale içinde sergileniyor. Yukarıdan görünümü de harika olan Güvercinada, gece aydınlatmasıyla denizin ortasında göz alıcı bir güzelliğe bürünüyor. Bu harika manzaranın tadına, Kuşadası otellerinde dinlenerek doya doya varabilirsin.
Yılancı Burnu
Güvercinada’nın güneyinde bulunan ve yine Güvercinada gibi denizin ortasına uzanan Yılancı Burnu, antik çağlarda İyon uygarlığı tarafından kurulmuş, zamanının ilk yerleşim yerlerinden. Kıyılarına yakın sularda, bu döneme ait antik kent kalıntıları hâlâ duruyor. Eski adı Nekropolis olan adanın kıyılarında güzel plajlar bulunuyor. Taşlı yapıda ama duru bir suya sahip. Gün sonu manzarası için huzur veren bir havası var. Bodrum’a giden yol üzerinde bulunan Yılancı Burnu, ideal bir mola noktası.
Panionion Antik Kenti
Panionion, Dilek Yarımadası’nın kuzey yamacında yer alan tarihi bir sit alanı. Roma dönemine kadar, 12 İyon kentinin toplantı merkezi olmuş özel bir destinasyon. İyonya’nın tarihsel sürecinde, askeri ve politik açından büyük gelişim gösterilmiş; ancak bir dönem dini kimliğinin ön plana çıkmasıyla buraya kutsal bir değer addedilmiş. Buradaki buluntular arasında; odeon, yeraltı mahzeni, konsey odası, tiyatro gibi yapılar var. Tiyatrosunun iyi bir şekilde korunduğunu söylemek mümkün. Tüm bu özelliklerinin yanında, kentsel yerleşime konu olmaması nedeniyle, buraya çok yakın olan yerleşim yeri ile birlikte, Melia-Panion ismiyle anılıyor. Tarihin ve denizin birleştiği bu noktayı, Kuşadası gezinin rotasına kesinlikle eklemelisin.
Kurşunlu Manastırı
Davutlar Köyü’nde yer alan Kurşunlu Manastırı, Dilek Yarımadası’nda konumlanmış harika bir yapı. Panagia Kursunniatissa ismiyle de anılan manastır, Meryem Ana’ya ithafen inşa edilmiş. Bugünkü, Kurşunlu adı da manastırın üzerini örten kurşundan geliyor. Manastır zamanla biraz tahrip olmuş olsa da içerisinde bulunan farklı bölümler net bir şekilde incelenebiliyor. 11. yüzyılda Bizans döneminde yapıldığı tahmin edilen Kurşunlu Manastırı, İkonoklastik döneme ait motifleriyle tarihi bir gezi için listende bulunması gereken adreslerden.
Efes Antik Kenti
Konumu itibariyle İzmir’e çok yakın olan Kuşadası, Efes Antik Kenti’ne yalnızca 20 dakika uzaklıkta. Efes Antik Kenti, Doğu ve Batı’yı bütünleştiren bir noktada yer alan görkemli havası ve doğallığını koruyan muhteşem kalıntılarıyla ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Kent, Antik Yunan döneminin izlerini net bir şekilde yansıtan sütun ve heykellere sahip. Dünyanın Yedi Harikası arasındaki Artemis Tapınağı’nın yanında; Efes Antik Tiyatrosu, Meryem Ana Evi, Celcus Kütüphanesi gibi görülmesi gereken çok sayıda yapı, yüzyıllara meydan okuyarak tüm güzelliğini koruyor. Efes Antik Kenti, farklı bölümlerden oluşan kalıntılarıyla, başlı başına ayrı bir diyar ve ayrı bir gezi konusu. Bu nedenle, uzun sürecek bir gezinin ardından Selçuk otelleri, yorgunluğunu atman ve güzel bir istirahat için seçeneklerinin arasında mutlaka olmalı.
Zeus Mağarası
Güzelçamlı’da bulunan Zeus Mağarası, kayalıkların içinde gölet görünümünde olan doğal bir yapı. Kalkerli yapısının zamanla aşınmasıyla çöküntü oluşan kısımlarda su birikintileri, iç bölümde de büyüklü küçüklü göllerin oluşmasına sebep olmuş. Mağaranın suyu, kaya sızıntılarıyla birleşiyor. Aynı zamanda oldukça serin ve ferahlatıcı bir etkisi var. Özellikle yaz aylarında buraya gelirsen, sudan çıkmak istemeyebilirsin. Kış aylarında ılık olabilmesiyle de ilginç bir özelliğe sahip. Adını, gök tanrısı Zeus’tan alan mağara için, kardeşinden kaçan Zeus’un sığınağı olduğu yönünde mitler var. Denizin tadını çıkarırken, bu mitolojik atmosfere kendini bırakabilirsin.
Andız Kulesi
Kuşadası-Aydın yolu üzerindeki Pilav Dağı’nın eteklerinde kurulmuş Andız Kulesi; Lidya, Legel ve Karya gibi medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Helenistik dönemde gözetleme kulesi olarak kullanıldığı biliniyor. Kare şeklindeki mimarisi 3 kattan oluşuyor. İlave olarak yapılan namazgâh ise dikdörtgen görünümde. Kervan yolu güzergâhında yer alması nedeniyle yoğun bir geçiş yeri olduğu tahmin ediliyor. Etrafı zeytin ağaçları ile bezeli Andız Kulesi, günümüze kadar gelen tarihi yapılardan. Andız Kulesi, yol üzerinde denk gelirseniz durup fotoğraf molası verebileceğiniz yerlerden biri.