Akdeniz’in incisi Mersin, dupduru suları ve mavi bayraklı plajlarıyla deniz tatili için önemli turistik noktalardan. Mersin, bölgeye özgü tatları, köklü tarihi, doğa harikası yerleri ile ziyaretçilerine hoş anılar bırakıyor. Güneşin ve denizin tadını çıkarırken bu civardaki saklı güzellikleri de keşfetmeden geçmemelisin. Ören yerleri, eski çağlara ait mağaralar, doğal oluşumlar bunlardan yalnızca birkaçı. Mersin ve çevresindeki en güzel noktaları bu yazıda derledik.
Mersin seyahatine il merkezinden başlamayı planlıyorsan, Tarihi ve Doğal Zenginliklere Doyacağın Akdeniz’in Gözde İli Mersin yazımızı mutlaka okumalısın.
Yerköprü Şelalesi
Mut-Ermenek yolu üzerinde bulunan Yerköprü Şelalesi, Mersin merkeze 3 saat uzaklıkta tam bir doğa harikası. Buraya giderken, Silifke-Mut arasında bir kanyondan geçiyorsun ve Göksu Nehri’nin harika manzaraları sana eşlik ediyor. Şelalenin bulunduğu noktaya ulaşınca belirli bir kısmı yürümek gerekiyor. Yarım saatten uzun sürebilecek bir mesafeyi yürüyüş yolu üzerinden geçiyorsun. Giderken biraz yokuş var ama buna değiyor. Kendi içinde çok güzel bir yürüyüş alanı. Şelaleye gelmeden önce o kadar muhteşem manzaralar var ki, sonunda ulaşılacak yerin mini bir kopyası gibi. 30 metre yükseklikten dökülen olağanüstü güzelliğiyle Yerköprü Şelalesi seni karşılıyor. Gizem dolu havasıyla, kanyonun ortasından süzülen bir doğallık. Şelalenin arkasında göl ve uzun bir mağara var. Zengin bitki örtüsü ve sarkıtlardan meydana gelen oluşum, su tünelinin içinde yer alıyor. Mersin’in sıcağından izole olmuş bu serin yer, bu çevrede görmen gerekenler arasında ilk sırada olmalı.
Kız Kalesi
Mersin’in simge yapılarından olan Kız Kalesi, Erdemli ilçesindeki en bilinen turistik yerlerden biri. Bazı kaynaklarda Deniz Kalesi ya da Korykos olarak da geçiyor. Karaya yaklaşık 600 metre gibi yakın sayılacak bir mesafede bulunuyor. Yüzerek kaleye ulaşmak farklı bir heyecan. Dilersen deniz bisikleti de kiralayabilirsin. Berrak, turkuaz suların ortasında harika bir görünüme sahip. 1119 yılında I. Leon tarafından yaptırılan kaleyi, Roma Dönemi’nde korsanlar barınak olarak kullanmış. Sekiz adet burçtan, batıdaki burç bir kapı ile denize açılıyor. İçerisinde farklı yazıtların olduğu kalenin avlusunda işlik ve sarnıçlar var. Denizin ortasındaki bu büyüleyici kaleyi gezdikten sonra yüzerek kıyıya ulaşabilir, Kız Kalesi çevresindeki otellerde dinlenebilirsin.
Cennet ve Cehennem Obrukları
Silifke’de yer alan bu nokta, Antik Narlıkuyu Limanı’nın 2 km kuzeybatısında bulunuyor. Cennet ve Cehennem olarak ayrılan iki çukur, Yunan mitolojisinde ikiz mağara olarak belirtilmiş. Yeraltı deresinin meydana getirdiği erozyon sonucu oluşmuş çukurlar, farklı özelliklere sahip. 70 metre derinlikteki Cennet obruğuna, 452 basamaklı taş merdivenleri kullanarak iniyorsun. 300. basamağa gelince bir kilise var. Kiliseden sonraki mağarayı da gezdikten sonra, huzurlu sesiyle yeraltı deresi karşılıyor seni. Cehennem obruğu, diğer obruğa göre adı gibi zıt bir yapıda. 110 metre derinliği var. Dar ve dik bir yapıda olduğu için inmek kolay değil. Dağcılık tecrübesi olanlar, ekipman kullanarak buraya iniyor. Seyir terasından görülebilen iki obruk da bu noktadan bakıldığında ürpertici güzelliğini gözler önüne seriyor. Burayı gezdikten sonra 3 km uzaklıktaki Narlıkuyu’nun masmavi sularında yüzebilir, sahildeki balık restoranlarında keyifli bir akşam yemeği yiyebilirsin.
Aynalıgöl Mağarası
Aydıncık ilçesinde, Sancak Burnu ve Kurtini Deresi arasında kalan Aynalıgöl (Gilindire) Mağarası, 1999’da tesadüfen bulunmuş. Giriş kısmı denize bakan mağara, karadan ve denizden ulaşıma açık. Girişteki 560 basamaklı merdiveni kullanarak burayı keşfetmeye başlıyorsun. Bu doğal oluşumun geçmişi, Buzul Çağı’na kadar gidiyor. 555 metre uzunluğunda derinleşen bir yoldan geçiyorsun. Mağaranın içerisinde ayna gibi yansıyan büyük bir göl var. İsmini de buradan alıyor. Mağarada herhangi bir hayvan türü yaşamıyor ama geçmişten insan izleri var. Sarkıt ve dikitler, aydınlatmayla beraber muhteşem görünüyor.
Alahan Manastırı
Mersin’in en güzel tarihi köşelerinden birindeyiz; Alahan Manastırı. Mut ilçesinde bulunan kilise öreni, Göksu Vadisi’ni gören dik bir yamaçta, 1300 metre yükseklikte yer alıyor. MS 40’lı yıllarda, Hıristiyanlığı yaymak için bu çevrede yapılan yolculuklar sırasında inşa edilmiş mabetlerden biri. Doğu ve Batı kilisesi, kayalara oyulmuş odacıklar ve mezar kalıntılarından oluşuyor. Görkemli yapısıyla hâlâ ayakta duran manastırın büyük ustalıkla işlenmiş taş oymaları hayranlık uyandırıyor. Avluda dinsel törenlerin yapıldığı, 11 metre uzunluğundaki sütunlu yapıda bir dehliz var. Buraya girip de etkilenmemek mümkün değil. Simgesel tasvirler, asma yaprakları ve balık motifleriyle süslü. Vadiyi gören muazzam manzarası da unutamayacağın türden.
Adamkayalar
Silifke’de bulunan Adamkayalar, Toros Dağları’nın güney yamaçlarında kalıyor. Taş kabartmalarıyla bilinen kanyonun muazzam güzelliği, ziyaret eden herkesi etkisinde bırakıyor. Öncelikle, kanyona inmek için 10 metrelik yardan geçmen gerekiyor. Ardından kanyonun içinde 100 metrelik keyifli bir yürüyüş yapıyorsun. MS ikinci yüzyıl Roma İmparatorluğu döneminden kalma kabartmalara işlenen kompozisyonlar, farklı insan figürlerinden oluşuyor. Bu temsiller net biçimde incelenebiliyor. Ören yeri içerisinde; kule, köşeli mekânlar, çapraz veya tek kemerli yapıların yanında çok sayıda lahit bulunuyor. Adamkayalar, Mersin çevresindeki tarihi güzellikler arasında mutlaka gezilmesi gereken yerlerden.