Akdeniz’in en güzel yerlerinden biri olan Alanya, muazzam kıyılarının yanında büyüleyici doğal oluşumları bünyesinde barındırıyor. Alanya; deniz, kum, güneş üçlüsü için en popüler yerlerden olmanın yanı sıra doğal alanlar açısından da oldukça zengin. Alanya’nın maviden turkuaza dönen denizi, görsel bir şölen sunarken; iyi korunabilmiş tabiatı hafızanıza kazınacak eşsiz manzaralar sunuyor. Muhteşem güzellikteki Alanya’nın doğal harikalarından oluşan bir gezi planı var sırada…
Damlataş Mağarası
Alanya Kalesi’nin batı kıyısında yer alan Damlataş Mağarası, 1948 yılında taş ocağı açılması sırasında keşfedilmiş ve Türkiye’de turizme açılan ilk mağara olma özelliğini taşıyor. Sarkıtlardan oluşan mağaranın içi, olağanüstü bir görüntüye sahip. İsmini de sarkıtlardan damlayan kireçli yapıdaki sudan alıyor. Bu suyun biriktiği taban kısmın zamanla donması dikitleri meydana getiriyor. Mağaranın yaz kış değişmeyen 22.3 derece bir ısı değeri var ve farklı özellikleriyle sağlık turizmi açısından da değer taşıyor. İç kısmının aydınlatması, ortamın havasını bozmadan buraya güzel bir canlılık katıyor.
Kleopatra Plajı
Damlataş Mağarası’nın çok yakınındaki Damlataş Plajı’nın devamı niteliğinde olan, şehrin batısında yer alan Kleopatra Plajı, geniş bir kıyı alanına sahip. 10 metreye kadar sığ kalabilen denizi, mavi bayrak kalitesinde temiz suyu ile öne çıkıyor. Altın renkteki kumları, adına yakışır bir güzellikle suyun içine kadar uzanıyor. Kleopatra Plajı, turistlerin gözde kıyılarından olsa da berraklığını koruyan bir denizi var. Deniz gözlüğü kullanıldığında güneşin parıltısı eşliğinde, kumu ve balıkları daha net görebiliyorsun. Yamaç paraşütü, deniz bisikleti ve jet ski gibi eğlence odaklı aktivitelere uygun. Güzel tarafı ise, bu etkinliklerin yüzme alanından ayrılan bir kısımda yapılabilmesi. Dünyaca ünlü Kleopatra Plajı, akşam saatlerine yakın denize girdikten sonra güneşi batırman için muazzam bir nokta.
Dim Mağarası
Alanya’nın 12 km doğusunda Kestel mevkiinde bulunan Dim Mağarası, ülkenin en çok dikkat çeken karstik oluşumlarından biri. Cebeli Reis Dağı’nın yamacındaki mağara, özellikle yaz aylarında turistlerin ilgi odağı. Denizden 232 metre yükseklikte bulunuyor ve Türkiye’nin ziyarete açılan ikinci büyük mağarası olma özelliğini taşıyor. Yaşının bir milyon yıl olduğu tahmin edilen doğal oluşumun akustik yapısı da görenleri kendine hayran bırakıyor. Biri 50, diğeri 360 metre olmak üzere iki ayrı koldan ilerleyen mağaranın genişliği 15 metre ve 4 farklı galeriden oluşuyor. Mağaranın sonunda bir de minik bir göl bulunuyor. Dim Mağarası, Alanya’nın muhteşem doğal güzelliklerini keşfederken kesinlikle es geçmemen gereken yerlerden.
Dim Çayı
Alanya’nın şirin köylerinden Akçatı’da, kaynağını Torosların serinliğinden alan bir yer. Yaz aylarında da serin kalabilmesi, sıcaktan bunalanlar için güzel bir kaçış noktası oluyor. Bölgeye adını veren Dim Vadisi’nden ilerleyerek çaya gelmek mümkün. Yolda ilerlerken güzel bir göl manzarası sana eşlik edecek. Gittikçe daralan yol, orman manzaralarıyla yolculuğa farklı bir heyecan katıyor. Cam gibi berrak suyu, üzerine kurulan Dim Barajı ile güzel bir bütünlük yakalamış. Burada bulunan tesisler, manzaranın sakinliğini yaşamak için hoş bir dinlence alanı oluşturuyor. Daha çok kısa süreli gezilerle ziyaret edilen Dim Çayı’nın kalabalıktan uzak kısımlarında suya girilebiliyor.
Fosforlu Mağara
Fosforlu Mağara, Alanya’nın merkezinde Damlataş’a yakın bir yamaçta bulunuyor ve deniz mağarası statüsünde bir oluşum. Mağaraya ulaşımın sandal veya tekne ile sağlanması buraya fantastik bir hava katıyor. Ayrıca, küçük kayıklarla da mağara içerisine kadar girilebiliyor. Jeolojik yapısı nedeniyle ilginç bir görünümü var ve ay ışığı yansıdığı zaman çok farklı bir renge bürünüyor. Fosfor ismini de buradan alıyor. Mağaranın ışıltısı gündüzleri de dikkat çekerken, gece bambaşka bir güzellikte görünüyor. Burada bulunan su, farklı bir durulukta. Sakin sularında yorgunluk atmak ya da eğlenceli zaman geçirmek için buraya kısa süreli de olsa uğraman gerek.
Sapadere Kanyonu
Sapadere Çayı’nın çıktığı yerde bulunan kanyon, şehrin sıcağından bunalıp serinlemek isteyenlerin sık tercih ettiği bir yer. Serinliğini, Sapadere Köyü’ndeki yayla karlarının erimesinden alıyor. Kanyonun giriş bölümünden 300 metre ileride bir şelale bulunuyor. Bu kısmın rahatça gezilebilmesi için çevreyi bozmayacak uyumda yapılmış, ahşap ve çelikten oluşan geçit platform var. 400 metre yükseklikteki kaya duvarlarla kaplı kanyon, ihtişamlı görüntüsüyle seni bir anda içine çekiyor. Doğa yürüyüşleri yapabileceğin rotaların yanı sıra bu harika koyda; dağcılık, tırmanış, kamp gibi aktiviteleri de deneyebilirsin. Kanyonun bulunduğu Sapadere Köyü’ndeki ipek dokuma atölyesini ve su değirmenini de buraya gelmişken bir görmelisin.
Dereköy Yaylası
Alanya’ya 35 km uzaklıkta, Torosların eteklerinde bulunan Dereköy Yaylası, bu bölgedeki en güzel oluşumlardan biri. Türbelinas olarak da bilinen bölgede, yemyeşil çam ağaçlarıyla çevrili küçük yerleşim yerleri var. Kargı Çayı’nın aktığı Deregözü’nün yanında bulunan yayla, dağların arasında kalıyor. Birbirinden farklı meyve ağaçları da buraya tat katan bir başka unsur. Buraya yolun düşerse, bölgede yetişen incir ve üzümlerin tadına mutlaka bakman gerek. Serin ve taze havasını alarak trekking yapman için de çok uygun. Ayrıca, kamp sevenlerin de kısa süreli mola yerlerinden biri.
Sen de Alanya’da dilersen maceradan maceraya atılmak, dilersen deniz ve güneşle buluşmak hatta doğayla hemhal olmak için aradığın Alanya otelleri, Odamax’ta seni bekliyor.