Türkiye’nin Seferihisar’ın Cittaslow ilan edilmesiyle tanıştığı “Cittaslow” kavramı, kelime olarak yavaş şehir anlamına geliyor. 1999 yılında İtalya’da kurulan uluslararası belediyeler birliğinin belirlediği 72 kritere göre; dünyada 32 ülkeden 282 Cittaslow kenti bulunuyor. Türkiye’de şu anda 21 tane sakin şehir var. 2009’da sakin şehir ilan edilen Seferihisar ise Türkiye’deki ilk Cittaslow kenti.
Cittaslow, Sakin Şehir Nedir?
Yavaş Yemek (Slow Food) Hareketi’nden esin alan Cittaslow, sürdürülebilir doğa ve kültür varlığı biriktirmeye çalışıyor. Cittaslow yani sakin şehirler; günümüzün hızlı dünyasında kentlerin kendi tarihi, doğası, kültür ve gelenekleriyle orijinalliğinin korunmasına yönelik yavaş yaşamı destekleyen uluslararası bir birliktir.
Bir yerin cittaslow olabilmesi için farklı kategorilerde, 72 kriter için uygunluk sağlaması gerekiyor. Ayrıca üyelik için şehirde çeşitli projelerin geliştirmesi ve uygulaması gerekiyor. 2022 itibariyle Türkiye’de bu kriterleri sağlayan, bir uçtan diğer uca, bambaşka kültür, doğa ve tarihe sahip 21 tane sakin şehir bulunuyor. Bunlar; Ahlat, Akyaka, Arapgir, Eğirdir, Foça, Gökçeada, Gerze, Göynük, Güdül, Halfeti, İznik, Kemaliye, Köyceğiz, Mudurnu, Perşembe, Seferihisar, Şavşat, Uzundere, Vize, Yalvaç ve Yenipazar olarak sayılıyor.
Ahlat (Bitlis)
Van Gölü’nün yakınında yer alan Ahlat’ın tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor ve kent, UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesinde yer alıyor. Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Ahlat, Asur döneminde uç beyliği olarak hizmet vermiş. Anadolu uygarlıklarından Urartular kente ilk kez, “Halads” adını vermiş. Ermenice Şeleat”, Süryanice Kelath, Arapça Hil’at şeklinde adlandırılan kent, zamanla günümüzde de kullandığımız Ahlat ismini almış. Kümbetleriyle meşhur olan kentte, Ulu Kümbet ve Bayındır Kümbeti en bilinenler. Urartu İç Kalesi, Sahil Kalesi, Selçuklu Mezarlığı, Nazik Gölü, Sutey Yaylası, Bayındır Köprüsü, Nemrut Krater Gölü ve Kuş Cenneti, Ahlat’ta görebileceğin bazı yerden.
Akyaka (Muğla)
Azmak Çayı ve Sedir Adası ile turizmde adını duymaya başladığımız Akyaka, yakın zamana kadar küçük bir balıkçı köyüydü. Balıkçılığın günümüzde de temel geçim kaynağı olarak sürdüğü Akyaka’da yerleşim antik çağlara kadar uzanıyor. Akyaka pek çok sporu amatör ya da profesyonel olarak deneyebileceğin bir yer. Bölgede özellikle yamaç paraşütü, rafting, deniz kanosu, yelken sörfü, uçurtma sörfü, kaya tırmanışı gibi sporları deneyimleyebilirsin. Gökova bölgesindeki özel iklim koşulları sayesinde zengin bir biyoçeşitliliğe sahip olan Akyaka’da kuş gözlemine ya da denizde Akdeniz foku keşfine çıkabilirsin. Begonvillerle kaplı Akyaka evlerinin kendine has bir mimarisi var. Yemyeşil doğayla iç içe, sakin bir deniz tatili için Akyaka otellerinde aradığından fazlasını bulabilirsin.
Arapgir (Malatya)
Engebeli ve dağlık bir bölgede yer alan Arapgir, Kayaarası Kanyonu ve Kozluk bölgesiyle dikkatleri üzerinde topluyor. Vadinin etrafındaki dağlık alanlar hem profesyonel hem de amatör olarak, kaya tırmanışı, kanyon geçişi gibi sporları yapabileceğin uğrak bir nokta. Arapgir ticaret yolları sayesinde Hititler’den beri oldukça önemli bir ticaret merkezi. Geçmişten günümüze uzanan birçok zanaatın halen devam ettiği Arapgir’de, başta Tarihi Taş Köprü olmak üzere; Hastek Köyü Kaya Mezarları ve Yaşam Alanı, Konducak Saray Mezrası, Kral Kayası ve Kilise Kalıntısı, Onar Köyü Roma Lejyonu, Arapgir’de mutlaka görmen gereken yerlerden sadece birkaçı.
Eğirdir (Isparta)
Günün her saati başka bir rengini görebileceğin Eğirdir Gölü ile andığımız Eğirdir, doğayla iç içe bir yer. Dünyada sayılı bulunan kasnak meşesi, benzersiz sığla ormanları ve endemik bir tür olan Apollon Kelebeği’ni Eğirdir’de görebilirsin. Yeşil Ada, Prostanna Antik Kenti, Kovada Gölü Milli Parkı, burada mutlaka görmen gereken yerlerden birkaçı… Balık tutulabilen gölde, su kayağı, dalış, yelken gibi sporlar da yapılıyor. Yaz aylarında oldukça hareketli olan ilçede triatlon, briç turnuvası gibi etkinliklere de katılabilirsin.
Foça (İzmir)
Adını adalarında yaşayan foklardan alan Phokaia nam-ı diğer Foça, çok eski bir İyonya kenti. Geçmişte gemi yapımında ileri teknolojisiyle pek çok koloni kuran Foça, bölge ticaretinin can damarıydı. Günümüzde ise tüm tarih birikimi ve muazzam deniziyle görenleri büyülemeye devam ediyor. Foça’ya gelmişken mutlaka Orak Adası (fok yuvaları), İncir Adası, Fener Adası (kaktüs tarlası), Hayırsız Ada, Kartdere Adası ve Metelik Adası’nı ziyaret etmelisin. Mavi Bayraklı Foça sahillerinde gönül rahatlığıyla denize girebilir hatta dalış yaparak eşsiz deniz altı dünyasını keşfedebilirsin. Yoğurtlu kupez, bakla yemekleri, adabeyi çorbası, çekme makarna, kuzu etli şevket-i bostan, kakavya ve Foça dondurması mutlaka tadına bakman gereken yöresel lezzetlerden.
Gökçeada (Çanakkale)
Türkiye’nin en batısında yer alan Gökçeada, dünyadaki cittaslow’lar arasındaki tek ada. Çanakkale’ye bağlı olan ada, taş evleri, doğal yaşamı, yerel lezzetleri ve alternatif spor olanaklarıyla dikkatleri üzerine topluyor. Gökçeada otelleri arasından sana göre olanı seçip; Tarihi Rum Köylerini, Yeni Bademli Höyüğü’nü, Tuz Gölü’nü, Marmaros Şelalesi’ni ve adanın koylarını ziyaret etmeyi unutma. Kuzu haşlama ve kuzu kapama, adanın en çok önerilen yemekleri arasında. Sakızlı muhallebi, efibadem, cicirya ve dibek kahvesi ise adaya özgü tatlarla damağını şenlendirmeye hazır. Eve dönüş hazırlığı yaparken zeytinyağı almak da aklının bir köşesinde olsun.
Gerze (Sinop)
Türkiye’nin en kuzeyi Sinop’taki sakin şehir Gerze, masmavi denizin uçsuz bucaksız yeşille kucaklaştığı bir atmosfer sunuyor. Doğa yürüyüşü ve yamaç paraşütü için uygun olan bölge, yöresel yemekleriyle de damakları şenlendiriyor. Boranaşı, şipsi, çakaduzu, tirit, nokul, zıbıdık, kazıayak ve tuzlu balık gibi sadece burada tadabileceğin yöresel lezzetleri var. Denize yürüme mesafesindeki Gerze otelleri için rezervasyon yaptıktan sonra, Yelken Tepe, Sorkun Şelalesi, Derecuma Camii, Yakupağa Konağı, Taşhan, Sökü Yaylası, Değirmenli Şelale, Köşk Höyüğü, Deniz Feneri gibi hem doğal hem de tarihi yerleri ziyaret etmeyi unutma.
Göynük (Bolu)
Türkiye’nin yeşil şehirlerinden biri olan Bolu’da tipik bir Osmanlı kasabası olarak kurulan Göynük, safran ticareti sayesinde gelişmiş ve tarih boyunca önemli bir merkez olagelmiş. Bu muhteşem belde yakınında bulunan heyelan set göllerinden Sünnet ve Çubuk gölleri ile etrafındaki yel değirmenleri sayesinde fotoğraf sanatçıları için adeta bir film platosu gibi. Hazır Göynük’e gelmişken Sakarya Meydan Savaşı’nda, galibiyetin müjdelendiği tepede bulunan Zafer Kulesi’ni, Fatih Sultan Mehmet’in hocalarından Hoca Akşemseddin Türbesi’ni ziyaret edebilirsin. Debbağ Dede Türbesi, Gazi Süleyman Paşa Camii ve Hamamı ve Şarlıhan Şelalesi ve Kanyonu Göynük’te görmen gereken yerler arasında.
Güdül (Ankara)
Ankara’nın en küçük ilçelerinden biri olan Güdül, doğası, mimarisi, kültürü, tarihi, sakinliği ve şirinliğiyle huzurun başkenti. Güdül Kent Müzesi, Salihler Kaya Yazıtları ve Güdül Evleri ile Ankara’nın bu sevimli beldesinin tarihini ve kültürünü keşfedebilirsin. Sorgun Göleti, İnönü Mağaraları ve Yeşilöz Kirmir Vadisi ise doğal güzellikleriyle ruhunu doyuracak. Kapama, keyman ve şibit gibi Güldül’e özgü yerel lezzetleri tatmayı da unutma.
Halfeti (Şanlıurfa)
Başka hiçbir yerde siyah açmayan karagülüyle meşhur Halfeti, son yıllarda Şanlıurfa’nın saklı cenneti olarak anılıyor. Fırat Nehri üzerinde tekne ile Çekem Mahallesi, Beresül (Savaşan) Köyü, Rumkale, Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı ve su sarnıçlarını gezebilirsin. Burada su altında kalan evleri, ağaçları, camileri, mağaraları ve çay bahçelerini keşfedebilirsin. Eşsiz Halfeti kanyonlarında, doğa yürüyüşü yapabilir ya da dağ bisikletiyle endemik bitkileri ve böcekleri bulabilirsin. Şabut balığı kebabı, patlıcan kebabı, domatesli kebap, soğanlı kebap, çağırtlak kebabı, dolma eziği, erik tavası, incir kebabı, mukaşşerli pilav, tarhana çorbası, sargı burma tatlısı, sütlaç, peynir helvası, semsek burada tadına doyamayacağın yöresel lezzetlerden. Dönüş yolunda el yapımı nar ekşisi ve isotun yanı sıra kuru biber, patlıcan, kabak ve bamya almayı unutma.
İznik (Bursa)
Bursa’nın adeta açık hava müzesi olan İznik, hem tarihi hem de doğası ile UNESCO Dünya Mirası Geçici listesinde yer alıyor. Doğu Roma İmparatorluğu, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan İznik, Hristiyanlar için ayrıca önem taşıyor. 1. Konsül ve 7. Ekümenik Konsül burada yapıldı, Hristiyanlar için kutsal sayılan “İznik Yasaları” ya da “İznik Konsülü” adıyla bilinen 20 maddelik karar İznik Senatüs Sarayı’nda alındı. İznik Gölü su sporları sevenler için oldukça ilgi çekici. Renkli ve dantel gibi incecik işlenmiş eşsiz İznik çinileri ise görenleri büyülemeye devam ediyor. İznik’te Osmanlı döneminden pek çok önemli camii, türbe ve medrese bulunuyor. İznik otelleri arasından seçim yaparak, civardaki tarihi yapıları geniş vakitte keşfedebilirsin. Süleymanpaşa Medresesi, Sarı Saltuk Türbesi, İznik Müzesi, Aziz Tryphonos Kilisesi, İznik Kilisesi, Dikilitaş, Yeşil Camii İznik’te mutlaka görmen gereken yerlerden.
Kemaliye (Erzincan)
Eski adı Eğin olan ilçe, Kurtuluş Savaşı sırasında Kuvay-i Milliye’ye verdiği destek sebebiyle Kemaliye adını almış. Tarihi İpek Yolu üzerinde konumlanan Kemaliye, Anadolu kültürel mirasının en güzel örneklerini barındırıyor ve UNESCO Dünya Mirası Geçici listesinde yer alıyor. Büyük Kanyon’dan sonra dünyanın en büyük ikinci kanyonu olan Karanlık Kanyon burada görülecek yerlerin başında geliyor. Pek çok doğa sporuna olanak sağlayan kanyon dünya çapında dikkatleri üzerine çekiyor. Şahin Tepesi’nden gün batımı manzarası, şifasıyla Ala Mağrası, Kadıgölü, Hıdır Abdal Türbesi, Kemaliye Camii, Enver Gökçe Müzesi, Hıdır Sultan Abdal Ocağı, Munzur Deresi ve Fırat Nehri, Kemaliye’de görmen gereken yerlerden.
Köyceğiz (Muğla)
Muğla’da narenciye bahçeleri ve sığla ormanları arasında saklı Köyceğiz, adını aldığı gölün kıyısında kurulu. Ege ve Akdeniz bölgelerinin birleştiği ve pek çok turistik merkezin arasında saklı kalan tarihi Köyceğiz, Kaunos Antik Kenti’ne, kaplumbağaların bolca ziyaret edip yumurtalarını bıraktığı İztuzu Sahili’ne oldukça yakın. Antik Kayra uygarlığından bu yana yerleşimin olduğu kentte, sığla ormanlarından, Antik Kaunos Aslanı’na kadar pek çok tarihi ve doğal güzellikler seni bekliyor. Köyceğiz, Sandras Dağı, Yuvarlak Çay, Topgözü Kanyonu yeşilden maviye ve tüm doğal güzellikleriyle seni karşılarken, Asuhdede Türbesi, Şeyhler Türbesi, Çiçek Baba Türbesi ve Kaunos Antik Kenti, bölgenin tarihini gözler önüne seriyor. Genellikle ot ağırlıklı bir mutfağı olan Köyceğiz’de, ebegümeci, gelincik, kişkin, gazyak, devetabanı, köremen, deniz börülcesi, hardal otu oldukça lezzetli pişiriliyor ve yoğurtla servis ediliyor. Bunun yanı sıra mantar çeşitleri de oldukça lezzetli olan bölgede bal kabağı yemeği, balık pilaki, sazan balığı yahnisi, çıntarlı saç böreği ya da balkabaklı börek yöresel lezzetlerden. Köyceğiz otellerinde konakladıktan sonra dönüşte, zeytinyağı almayı unutma.
Mudurnu (Bolu)
Batı Karadeniz’in incisi Bolu’nun ilçelerinden Mudurnu, yeşiliyle mavisiyle hem tarihi aralıyor hem de doğaya nefes alacak bir pencere açıyor. Ana gelir kaynağı hayvancılık olan ilçede, eski el işlerini günümüze taşıyan ustalara hala rastlanıyor. Yıldırım Beyazıt Camii, Kanuni Sultan Süleyman Camii, Samsa Camii, Saat Kulesi, Mudurnu evleri ve Armutçular Konağı keşfedilmeyi bekliyor. Hem Mudurunu’yu hem de Bolu çevresindeki güzellikleri keşfetmek için Bolu otelleri seni ağırlamaya hazır. Mudurunu konumu itibarıyla; Abant Gölü, Sülüklü Göl, Karamurat Gölü, Sarot ve Babas Kaplıcalarını ziyaret etme imkânı sunuyor. Mudurnu’da konaklarken saraylı tatlısı, Mudurnu saray helvası, oğmaç çorbası, uhut çorbası, etli yemekler, turşular ve özellikle karaova adı verilen kızılcık şerbetiyle damağını şenlendirebileceğin yöresel lezzetleri tadabilirsin.
Perşembe (Ordu)
Kuzeyden Yason Burnu’yla, güneyden Çam Burnu’yla çevrili Perşembe ilçesi, eski adıyla Vona, Ordu’da yer alıyor. Yeşilin her tonunu görmenin mümkün olduğu Perşembe, doğal bir liman kenti durumunda… Bungalov ya da otel konaklaması yapabileceğin ilçede Cenevizlilerden kalma tarihi yapıları keşfe çıkabilirsin. Oçboynuzu (Kral) yolu, Medreseönü Afırlı Camii, Yason Burnu, Çam Burnu, Hoynat adası, Yason Feneri, Çaka Kumsalı, Efirli Plajı, Çeşmeönü, Şenyurt Şelalesi, Kışlaönü Perşembe’de mutlaka görmen gereken yerlerden. Tatiline lezzet katmak istersen çeşit çeşit turşu kavurmasını bulabileceğin Perşembe’de hamsili pilav, Melocan (diken ucu) kavurması, mısır ekmeği, pancar (karalahana) çorbası, hamsi buğulama, mısır çorbası, sakarca kayganası, mısırlı pancar sarması, galdirik kavurması gibi yöresel lezzetleri denemelisin.
Şavşat (Artvin)
Yemyeşil doğasıyla büyüleyen Şavşat, Türkiye’nin kuzeybatı ucu olan Artvin’e bağlı. Yerleşimin antik çağlara kadar uzandığı Şavşat’ta Orta Çağ ve Osmanlı döneminden pek çok yapıyı görmek mümkün. Doğayla iç içe konaklama seçenekleriyle sunan Şavşat otellerinde konaklarken, Cevizli (Tibet) Manastırı, Şavşat (Satlel) Kalesi, Veliköy Eski Ahşap Camii, Karagöl, Meydancık Taş Kemer Köprüsü, Tamara Odaları, Suatan Şelalesi, Satlel Kilisesi ve Mezarlığı ve Yavuzköy’ü (Seyir Terası) ziyaret etmeyi unutma.
Seferihisar (İzmir)
Seferihisar, Türkiye’nin ilk sakin şehri. Giritliler ve Karyalılar tarafından kurulan kent, bu tarihi mirasın yanı sıra mandalinası ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla da dikkat çekiyor. Sığacık Kalesi, Teos Antik Kenti, Lebedos Antik Kenti, Beyler Köyü Su Kemerleri mutlaka görmen gereken yerlerden. Köyleri başlı başına görülmeye değer bir yer olan Seferihisar’da yıl boyunca başta tarım olmak üzere pek çok alanda festival yapılıyor. Seferihisar’a geldiğinde, lavanta tarlalarını gezmeyi, kadın emeği pazarından alışveriş yapmayı unutma. Ekmek dolması, yuvalaça, oklavadan sıyırma, tatlı tarhana, mandalina tatlısı, enginar dolması, samsades tatlısı, nohutlu mantı, geleneksel armola gibi yöresel yemekleri mutlaka tatmalısın. Seferihisar’ın otantik atmosferini keşfetmek için Sığacık otelleri, doğasına daha yakın olmak içinse Seferihisar otelleri tam sana göre seçenekler sunuyor.
Uzundere (Erzurum)
Türkiye’nin en uzun şelalesi, Tortum Şelalesi’nin bulunduğu ilçe Uzundere, Erzurum’da yer alıyor. Uzundere, yelken, rafting ve kano gibi su sporları ve doğada kamp için oldukça elverişli bir yer. Uzundere, dünyanın en zengin biyolojik çeşitliliğine sahip Kafkasya Ekolojik Bölgesi’nin batı ucunda yer alıyor. Endemik pek çok bitki, memeli, kuş ve kelebek çeşidine ev sahipliği yapan Uzundere’de kuş gözlemi yapabilirsin. Tortum Şelalesi, Yedigöller, Öşk Manastırı, Engüzek Kalesi, Sapanca Kalesi, İnçer Camii, Uzundere’de mutlaka görmen gereken yerler. Cağ kebabıyla meşhur olan Uzundere’de yufka yağlaması, katmer, kaleçaş, heris dolması, siron, kavurmalı tirit, tava pağacı, pestil kayganası, balık güveci, ayran çorbası, cevizli erişte gibi yerel lezzetlerden denemeyi unutma. Eve dönerken tadı damağında kalanlardan yanına pişmemiş olarak alabilirsin.
Vize (Kırklareli)
Eski iki Osmanlı başkenti Edirne ve İstanbul arasında saklı bir cennet gibi kalan Vize, Kırklareli’ne bağlı küçük bir ilçe. Oldukça zengin bir tarihi olan Vize, Gazi Süleyman Paşa Camii (Küçük Ayasofya), Şerbetdar Hasan Bey Camii, Vize Kalesi ve Surlar, Antik Tiyatro, Ferhat Bey Hamamı, Ferhat Bey Çeşmesi, Karakoçak Tepe, Asmakayalar Mağara Manastırı ile tarihin kapılarını aralıyor. Çiftekaynaklar, Cehennem Şelaleleri, Kıyıköy, Yenesu Mağarası ile küçük bir doğa keşfine çıkabilirsin. Oğlak çevirme, kiremitte mantarlı alabalık, ısırgan otu çorbası, ıhlamur çiçeği balı ve vize peyniri mutlaka tatman gereken yöresel lezzetlerden.
Yalvaç (Isparta)
Sultan Dağı’nın eteklerinde kurulu olan sakin şehir Yalvaç, Isparta’ya bağlı. En parlak dönemini Roma İmparatorluğu’nun egemenliği sırasında yaşayan Yalvaç’ta Roma öncesi Helenistik döneme ilişkin pek çok kalıntı var. Ticaretin geçmişte yoğun olarak yapıldığı ilçede kıymetli el işçiliği geleneği de sürüyor. Pisidia Antiokheia Antik Kenti, Ay Tanrısı Men Kutsal Alanı, Çınaraltı, Devlethan Camii, Hoyran Gölü, Traşzade Konağı, Kaya Mezarları, Osmanlı Hamamı, Yalvaç Müzesi mutlaka görmen gereken yerlerden.