Kadim Anadolu, tarihi n yazılışına şahitlik eden eşsiz bir coğrafya. Çağlar boyu hüküm sürmüş sayısız medeniyete ev sahipliği yapan bu topraklar, her defasında unutulmuş bir başka gerçeği gün yüzüne çıkarabiliyor. Bir sonraki tatilinde sen de Türkiye’nin antik kentlerini ziyaret ederek hem keyifli bir tatil hem de zaman yolculuğu yapabilirsin!
Türkiye’nin çatısı altında çok sesli bir değerler bütünü barınıyor. Yemek kültüründen doğal güzelliklere, mimariden medeniyetler tarihine uzanan bu değerler o kadar çok yönlü ki sayısız rengi içinde barındıran devasa bir renk paletinden farksız! Sayısız medeniyete ev sahipliği yapan antik kentler, hala araştırılan unsurlarıyla tarihin sırlarını gün geçtikçe daha çok gözler önüne seriyor.
Türkiye’deki antik kentlere baktığımızda bazı destinasyonların daha popüler olduğunu söylemek mümkün. Şanı dizilere kadar uzanan ve araştırıldıkça daha çok yeni bilgi sunan Göbeklitepe, en eski yerleşimlerden olan ve duvarlarında kent planlarına yer verilen ilk tarihi kent Çatalhöyük, Hierapolis, Kapadokya’nın peribacaları ve daha nicesi… Türkiye antik kentler haritasının sayfalarını çevirmeye hazırsan, işte tarihe eşlik eden o önemli merkezler!
1. Göbeklitepe, Haliliye/Şanlıurfa
Ülkemizin en önemli kalıntı alanlarından olan Göbeklitepe, tarihin sıfır noktası olarak kabul görüyor. 1963 yılında ilk defa keşfedilen bu yer, yapılan kazılar sayesinde gün geçtikçe yeni gerçekleri ortaya çıkarıyor! İnsanlık tarihinin bilinen en eski tapınağı olan bu tarihi bölge, şehircilik tarihi anlamında da önemli kabul edilirken, toprağın ilk olarak işlenmeye başlandığı ve tarım ürünlerinin ilk ortaya çıktığı zaman dilimini yansıtıyor. Kişi başı 90 TL’lik bir ücretle ziyaret edilebilen Göbeklitepe 08.30-16.30 saatleri arasında kapılarını tüm konuklarına açık tutuyor.
2. Çatalhöyük, Çumra/Konya
Dünyadaki ilk kentleşme modellerinden biri olarak kabul edilen Çatalhöyük, 2012 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alıyor. Çatalhöyük’teki kazılarda şimdiye dek inanç tarihine ışık tutan tam 8 bin 200 yıllık pek çok eserin ortaya çıkarıldığı biliniyor.
“Çatalhöyük neden önemli?” diye soracak olursan, cevaplardan biri buranın Anadolu’daki madenciliğin başlangıç tarihini yansıtması olur. Bunun haricinde Neolitik Dönem’e kadar indirgenebilen Çatalhöyük Antik Kenti’nin tarihi, o dönemdeki insanların sadece toplayıcılık ve avcılık yapmadığını, bunların yanı sıra çiftçilikle de uğraştığını gösteriyor! Birbirine bitişik evlerle kurulu bir yerleşim yeri olan bu antik kent, sokaksız olma özelliği taşıyor. Seni çok şaşırtacak ve merak duygunu ateşleyecek Çatalhöyük Antik Kenti’ni 09.00-17.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezebilirsin.
3. Nemrut Dağı, Kâhta/Adıyaman
Nemrut Dağı, volkanik bir dağ ve doğal anıt olmasının yanı sıra bir de tarihi eser olma özelliğine sahip. Bu üç özelliğin bir araya geldiği Nemrut Dağı, 1987 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alıyor. 2 bin 150 metre yüksekliğe sahip olan bu doğal oluşum, milattan önce 1’inci yüzyılda Kommagene halkı tarafından gizem dolu büyük heykellerle donatılmış. O görkemli heykellerin kökeni bu krallığa dayanıyor senin anlayacağın. Hakkında okurken bile atmosferini buram buram hissettiren bu efsanevi antik kenti “gezilip görülecekler” listene muhakkak eklemen gerekiyor!
4. Peribacaları, Kapadokya/Nevşehir
Vadi yamaçlarından inen sel sularının yeri aşındırmasıyla oluşan peribacaları, gezerken insanda tıpkı adı gibi masalsı bir his uyandırıyor. Ücretsiz olarak ziyaret edilebilen peribacalarını kişisel rehber yardımıyla ya da “Yer-yön bilgime güveniyorum!” diyorsan kendi başına gezebilirsin. Kapadokya gezisi planlamak istersen mutlaka balon turlarına da katılmalı, peribacalarını bir de kuş bakışı görmelisin!
5. Hattuşaş, Boğazkale/Çorum
Anadolu ve kuzey Suriye’de hâkimiyet kuran Hitit Devleti’nin başkenti Hattuşaş, UNESCO Dünya Mirası tesciline sahip. Burasının kökeni milattan önce 2000 yılına uzanıyor. 18 yaş altı kesim ve 65 yaş üstü kişilerin ücretsiz gezebileceği Hattuşaş Ören Yeri, 18-65 yaş arası ziyaretçiler için 12 TL’lik bir giriş ücreti gerektiriyor. Aynı zamanda burada, pek çok antik kentimiz gibi Müzekart uygulaması da mevcut.
6. Hierapolis, Pamukkale/Denizli
Hierapolis, Hristiyanlık dini açısından kutsal bir antik yerleşim bölgesi. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Philippus’un burada öldürülmüş olması ve mezarının burada bulunması, burayı önemli kılan kilit noktalardan biri. Oldukça şaşırtıcı ve belki biraz da tüyler ürpertici, değil mi?
Hierapolis’te pek çok ilgi çekici unsur yer alıyor. Bu antik kentin bölümlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Nekropol, Domitian Yolu ve Kapısı, kare alan içine oturtulmuş Oktokonus Tapınağı, tiyatro, Frontinus Caddesi ve Kapısı, Agora, Kuzey Bizans Kapısı, Güney Bizans Kapısı, Gymnasium, Tritonlu Çeşme Binası, Apollon Kutsal Alanı, Filipus Martynon’u ve Köprüsü. Burayı gezerken fotoğraf makinende yeterli depolama alanı bulunduğundan emin olmayı unutma!
7. Tarihi Yarımada, Fatih/İstanbul
Fatih Suriçi, diğer bir adıyla Tarihi Yarımada, Türkiye’nin antik kentleri arasında belki de zaman içinde en çok farklılaşmış olanı. Çok eski yüzyıllarda Roma İmparatorluğu’nun en önemli merkezlerinden biri olan Tarihi Yarımada’nın, bin 58 yıl Bizans’a, 469 yıl Osmanlı Devleti’ne başkentlik yaptığı biliniyor. Surların çevirdiği sınırlar içerisinde hangi tarihi yapıtların olduğunu açıklamak ise başka yazımıza kalabilir diye düşünüyoruz. Keza liste fazla uzun! Keşfet keşfet bitiremeyeceğin bir tarih turu ve alabildiğine zengin bir doku… Bir gezgin başka ne ister ki?
Odamax ile tarihe yolculuk yaparken soluklanacağın binlerce otel seçeneği seni bekliyor! Sen de Odamax’ın fırsat dolu otel alternatiflerinden yararlanmak için hemen tıkla!